Dilenci
Adam, topal dilenciye para verirken acımış ve onu teselli etmek için :
-Ayağın topal olabilir ama şükret ya kör olsaydın.
Dilencide:
-Körlüğü de denedim abi,iş yok.Onluk diye beşlikleri yutturuyorlar 🙂
The server cannot find the requested page:
Adam, topal dilenciye para verirken acımış ve onu teselli etmek için :
-Ayağın topal olabilir ama şükret ya kör olsaydın.
Dilencide:
-Körlüğü de denedim abi,iş yok.Onluk diye beşlikleri yutturuyorlar 🙂
Delileri uçağa bindirmişler, bir şehirden ötekine naklediliyorlardı. ama o kadar çok gürültü yapıyorlardı ki, sonunda pilot dayanamadı, uçağı ikinci pilota teslim ederek içeride ne olup bittiğini görmek istedi.
Deliler uçakta hep bir ağızdan bağırıp çağırıyorlardı. baktı, en başta, bir deli, ötekilere uymamış, akıllı, uslu oturuyordu.
-Sen neden bağırmıyorsun? diye soracak oldu.
Adam :
-Ben bunların öğretmeniyim, diye cevap verdi. onlarda benim öğrencilerim. şimdi teneffüsteler de onun için ses çıkartmıyorum.
Pilot, çaresiz yerine döndü. bir süre geçti. bir an geldi ki sesler büsbütün kesiliverdi.
Pilot:
-Aman çok güzel! diye sevindi. herhalde kendinin öğretmen olduğunu sanan deli, ötekileri derse almış olsa gerek, diye düşündü.
Ama dakikalar geçiyor, arkadan hiç bir ses seda çıkmıyordu. pilot biraz daha bekledikten sonra merak etti. gidip bakmak istedi.
Bir de ne görsün! uçağın kapısı açık ve içeride öğretmenden başka kimsecikler yok değil mi!
Dehşetle sordu :
-Öğrencilerin nerede?, diye…
-Dersler bitti. hepsini evlerine gönderdim!
Temel ile Cemal tuttukları balığın dişi mi erkek mi olduğu konusunda iddialaşmış. Temel çözüm önermiş.
– Yüzbaşıya soralım.
– O ne pilir ki?
– Ama dediğu dediktur.
Teyo Pehlüvan kahvehanede oturmuş, Zafer Pehlüvanın de kahvede olduğundan habersiz
böbürlenerek anlatmaktadır.
-Ola gardaş birgün dağda gezirem,
tamda böyük bir kayanın dibinde
garşıma bir ayi çıhmasın!
Ayi benim kibi üç var, ama heç isdifimi bozmadım.
Ola Teyo dedim gendi gendime bir ayıdan mi gorhacağsan.
Başladık ayiyinan güleşmiye….
O beni alir yere vurir, sonra ben oni yerden yere vuriram,
ne ayi pes edir, ne de ben pes diyirem.
Aradan iki gün geçti,
hele daha birbirimizin
sırtını yere deydirmiş deyilih.
Herkes işin sonunu merakla beklerken
Zafer Pehlivan sert bir şekilde çıkışır.
-Ola Teyo, sora ne oldu?
Zaferi gören Teyo lafý dolaştırır,
ne dediğini, nerede kaldığını unutur ve noktayı koyar:
-Nevolacah ayi beni yedi!
Nüktedan biri dervişlerden birinin evine konuk oldu.
Derviş evin tavanını zayıf ve ince tahtalarla kapatmıştı. Ağır yük altında tahtalardan çıtır çıtır sesler geliyordu.
Konuk ” Derviş ! Beni bu evden başka bir yere götür. Korkarım bu tavan çökecek!”dedi.
Derviş: Korkma, korkma. Tahtaların zikir ve tespih sesidir bu.
Konuk: Zikir çeke çeke tahtalar vecde gelir ve hep birden raks ve semaya başlayıp bir de secde ederlerse, işte ondan korkarım!
İki deli hastanenin önündeki havuzun başında oturuyorlarmış
Birisi kalkıp havuza şeker atmış ve:
Havuzdan bir yudum almış sonra tükürmüş. Arkadaşına:
-Havuza şeker kattım ama tatlı olmadı
Arkadaşı :
-Tabi olmaz karıştırmadın da ondan
Oğlu, Kayserili’den para istedi:
– “Baba 500 bin lira verir misin?” Kayserili :
– “400 bin mi? Naapcan lan 300 bini. 200 bin neyine yetmiyor. Al sana 100 bin yeter” der ve çıkartıp 50 bin lira verir. Bunun üzerine oğlu pişkin pişkin güler:
– “Baba bana zaten 50 bin lira lazımdı.” Kayserili:
– “Bak kerataya, sahte para vermesem kazıklayacaktı beni..”